30 Eylül 2013 Pazartesi

EN GÜZEL ŞEY NEDİR?-- (BİR ŞEY YAP)

Herkese göre "en güzel şey nedir?" sorusu değişiklik gösterir. Ama genel olarak en güzel şey, bir şey yapmaktır.
İşe yaradığını hissetmek, paslanmamak - parlamak demektir. Yani sen yokken bu dünya da bir şeyler eksik olacak... O yüzden insan listesinin en yukarısına yazmalı: bir şey yap.
Ve öyle bir yap ki, bir tek senin yapabileceğin bir şey haline gelsin...
Kolay gelsin...

SEVMEK,TESETTÜR BLOG,DİNİ BLOG,YAŞAM BLOGU, En güzel şeylerden biri, birini sevmektir. Zaten en güzel ibadetlerin başında da sevmek gelir... Öyle kuru kuru değil ama, öyle seveceksin ki, yanında değilken bile mutlu olsun isteyeceksin. Kolay ulaşılır bir sevgi değil bu. Birine sarılmak değil, içine kadar sokulup kıvrılmaktan bahsediyorum. Gözünü kapatınca "iyiki var' ın" ılık banyosuna girecek kadar olanından...
Artık hesabı yok bunun. Sorgusuda yok. Sevmişsin. Soru işaretinin çengeli gitmiş, sadece noktası kalmış.

En en güzel şeylerden biri ki, en başta gelir. Her şeyi sevmek. Kötüyü de, iyiyi de, karanlığı da... O öyle bir güç ki, her türlü tersliği koca bir düzlüğe çıkarabiliyor. Karanlığa bakıyorsun ama aydınlık beliriyor. Her şey de aydınlık ve dönüştürebiliyorsun bakış açınla, sevginle... Ve ben çok sık unutuyorum her şeyle başedilebileceğini... Ama deniyorum... İyi yoldayım :)

En güzel şeylerden biri, doğayla iç içe olmak bir olmak. Mesela derine dalmak, ağaç koklamak, kayalara basmak, içine kokusunu çekmek Ohhh demek. Alışveriş merkezlerinden uzak, gürültüden kalabalıktan uzak... İçinde kaybolduğun kocaman bir doğaaa... Çevrende koklamaktan bıkmadığın binbir çeşit bitki kokusu... Başını kaldırsan yıldızlar elinle tutacak kadar yakınında. Dağlardan aşağı atlayan sular, hep beraber bir anda yön değiştiren balık sürüleri... Hemen yakında tahta bağ evinden gelen taze tereyağ kokusu... Yapay olan hiç bir şey yok. Sadece o an' a kadar yaşadığın yaşam dışında...

En güzel şeylerden biri öğrenmek. Merak çok güzel. Okumak harika bir şey. İstediğim şeye kolayca ulaşabilmeyi seviyorum. Bilgi ne kadar yakın. Ne kadar çok. Bazen şiir yazmak, bazen de burada yazmak... Sürekli şükretmeyi seviyorum. Şükrettikçe de Rabbimin verdiklerinin değerini anlıyorum. Bu duygu da paha biçilmez. Fosforlu kalemlerle bazı şeyleri çok önemsemeyi biliyorum.

En güzel şeylerden biri unutmak. "Unuttum gitti" lafı. Ne güzel laftır. Unutulan şey hakikaten gider. Solar. Unutulan her şey, solar... Ve sen çocuk gibi kalırsın. Çünkü unutmuşsun. Bu gününü bilirsin. Temize çekersin defterleri. Temizim... Herkes unutsa, hep yeniden başlansa. Çünkü her şey zaten değişiyor. Unutmamak demode oluyor.

EN EN EN güzeli de yaşamak. Kendine dokun. Bak sıcaksın. Sıcak olduğun sürece de, yukarıdaki yazdıklarımın hepsini yapabilirsin. İnsan sıcak olmanın değerini, gücünü çoğu zaman bilmiyor. Halbuki içinde telaş olan, elektrik olan sevgi ve inanç olan bir beden neleri yerinden oynatır... 
İnsan bir bilse, şu hayatın en güzel şeylerini... aklını oynatır.

Şükür ki, çok küçüğüm. Şükür ki, her şey benim etrafımda olan bitenden çok daha büyük. 

SEVGİLER...



28 Eylül 2013 Cumartesi

KÜÇÜK KIZ

Sema Maraşlı' nın "Eşim Aşkım Olsun" kitabından sevdiğim bir öyküyü sizinle de paylaşmak istedim. Umarım en az benim kadar siz de beğenirsiniz :) Belki bir çoğunuz daha önceden okumuştur. Ama olsun böyle öyküler tekrar tekrar okunmalı bence...
Yorumlarınızı bekliyorum...
Buyurun hep beraber okuyalım inşallah...


                                                      KÜÇÜK KIZ

“Allah rızası için.”
Bülent, avucunu açmış ona doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. “Sapasağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir.” diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı birde sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla:
“Ekmek parası mı istiyorsun?” diye sordu.
“Hayır, çikolata parası lazım!”
Bülent’in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. “Espri yeteneği olan dilencinin hali başka oluyor.” diye düşündü.
“Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?”
“Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz onu da bulamadıysak aç yatarız.”
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.
“Bugün karnınız doydu üstüne tatlı mı canınız istedi?”
“Fakirin canı mı olur ki, canı tatlı istesin beyim.”
“Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış standupçı mısın?”
“Hiçbiri değil sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü ona çikolata götürmek istiyorum.”
“Doğum gününde yaş pasta alınır, bildiğim kadarıyla?”
“O bizim için değil, zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Karım çikolatayı çok sever.”
Adamın söyledikleri Bülent’in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş, sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlar. Dalgalar sıkıntısını alıp giderdi. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek hiçbir şey onu rahatlatamıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. “Acaba söyledikleri gerçek mi yoksa uyduruyor mu?” diye düşündü.
“Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?”
Bülent’in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı. Bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı cebinden.
“Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bugün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya… Hiçbir iş bulamadım.”
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.
“Oturun biraz dertleşelim bari.” dedi.
Adam çekingen çekingen oturdu yanına.
“Yok mu eşin dostun borç alacak bir akraban?”
“Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.”
“Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?”
“Çok hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.”
“Aşk, hem de otuz yıl süren bir aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.”
“Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.”
“Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Duruma göre sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.”
“Ben ilkokulu bile bitirmedim öyle formül falan bilmem.”
“Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Ben de altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz her şeyimiz var ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?”
“Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.”
“Öyle deme şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikâyet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?”
“Altın tasın kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, her gün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde mutlu olur ancak.”
“Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu?”
“Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.”
“Bir kadına değerli olduğu nasıl hissettirilir peki?”
“Küçük kızı severek.”
“Küçük kız mı? Hangi küçük kız?”
“Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen küçük bir kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutlu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.”
“Nasıl yani?”
“Küçük bir kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?”
“Haklısın. Benim dört yaşında bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır: ‘Babacığım beni ne kadar seviyorsun?’ diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda dolanıp durur, ben kıyafetini fark etmezsem ‘Baba güzel olmuş muyum?’ diye sorar. ‘Güzelsin, çok yakışmış.’ deyince mutlu olur.”
“İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olur da seksen, doksana kadar yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona ‘bebeğim’ diye hitap ediyorum, çok hoşuna gidiyor. ‘Bebeğim bana bir çay yapar mısın?’ dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.”
“Hiç kavga etmez misiniz siz?”
“Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.”
“Benim eşim çok ciddi bir kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.”
“Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi ya da en yaşlı kadının bile içinde o küçük kız mutlaka vardır.  Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar sana. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri istemezler; yumuşak dokunuşları severler.”
“Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor, o zaman eve çok yorgun gidiyorum.”
“Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek o kadar da zor değil. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek, dinlendirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan sen ne kadar mutlu olabilirsin.”
“Haklısın da ben de bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.”
“Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar erkekleri para için sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım, günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman kulaklarına aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık takamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek bir elbise gibi yumuşacık sardım, mutlu ettim onu.”
Adam ayağa kalktı:
“Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sen de git evine küçük kızın gönlünü al; belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.”
Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
“Sizi tanıdığıma çok memnun
Elini bıraktı, koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.
“Hadi gel, eşin için şuradan çikolatalı yaş pasta alalım.”
Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla evinin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı. Evine girdiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadıktan sonra eşinin önüne koydu.
“Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri.”
İnci hiç konuşmadı.
“Sorsana niye diye.”
“Niye?” diye sordu İnci kızgın kızgın.
“Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadınının midesine gidecek.” dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı, aynı zamanda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.
“Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.”
“Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu istediğim, beklediğim bir şeydi ‘Bak senin için sevdiğin meyveleri aldım.’ demen; ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.”
“Özür dilerim seni kırdığım için.”
Sonra Bülent yere diz çöktü.
“Cezam neyse razıyım; ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.”
Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.
“Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin.” dedi.
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü. Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.

Küçük Kız Hikayesi  Sema Maraşlı ” Eşim Aşkım Olsun” Kitabından




27 Eylül 2013 Cuma

BÜTÜN MESELE BU

Bugün bütün haber ajansları bu haberi yayınlıyor. Tuncel KURTİZ vefat etti.
TUNCEL KURTİZ,TUNCEL KURTİZ VEFAT ETTİ,TUNCEL KURTİZ KİM,

Şimdi onu tanımayan bir sürü insan da tanıyacak. Ölmeden önce belki de hakkında bu kadar konuşulmuyordu. İnsanın hayattaki kredisi dolunca, isterse her türlü tehlikeden kendini korusun, yine de alnına yazılan yerde ve saatte hayata gözlerini yumacak. Bizlere düşen ise bu ölüm haberlerinden ders çıkarmaktır.  Ben kendi adıma, her an ölümün var olduğunu bir kere daha hatırladım.
Vefat eden amcamızın da yarım kalan işleri vardı. Ama ne oldu? Hiç birini yanında götüremedi.
 Ölüm haberini okuduğumda aklıma ilk gelen şey;" ne güzel mübârek bir günde öldü". Dünya da yaşadığımız her gün zaten günahlarımız çoğalıyor vs..
Allah arkasında bıraktığı sevdiklerine öncelikle sabır, sonra da bu ölümden ders çıkarmalarını nasip etsin inşallah...
Hiç olmazsa arkasından bir Fatiha okuyalım...


HABERİN DETAYLARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

26 Eylül 2013 Perşembe

AŞK NEDİR / NEDEN ACI ÇEKTİRİR

Sahi aşk neydi?
Kimine göre acı çekmek, kimine göre mutlu olmak...
Mevlana' ya göre "Rabbine kavuşmak."
aşk,ilahi aşk,ya baki entel baki,
Ben önceden aşkı acı çekmek zannederdim. Eğer bir acı çekilecekse, kalp bir aşk için çarpacaksa; Allah için çarpmalı. O zaman Allah sana bütün sevdiklerini istediklerini nasip edecektir...
Biz neden severiz: Mutlu olmak ve mutlu etmek için değil mi?
O zaman sonsuz mutluluğu sana bahşeden Rabbini sev ki, mutlu ol. Sevdiklerin her zaman seninle olsun ve ölünce dahi onlardan ayrılma. Allah' ı sev ... Sen Allahı seversen, Allah ta seni sever... gerisini sen düşün :)

İlk başlarda bize  aşk çok tatlı gelir. (Çünkü şeytan bütün yasakları önce tatlı gösterir. Daha sonra da acı çektiğin zaman, seni alkole yada başka günahlara teşvik eder. Bakmışsın ki günahlar batağına girmişsin. Sonra da şeytan "sen çok günah işledin Allah seni affetmez artık" der. Ama Allah her daim affetmeye hazırdır.)
 O sevdiğimiz yalan dünya nın yalan fani insanları çekip gider. Ve bizde acı çekeriz. Bu acının sebebi nedir? Bu acının sebebi, biz o faniye olan sahte, geçici sevgimizi yaşarken; Sonsuz yaratıcımız olan Rabbimizi unutmamızdır. Bu yalan dünya da neyi seversen sev, bir gün çekip gider.
O yüzden de burada devreye "YA BÂKİ, ENTE'L BÂKİ" giriyor.
Peki ne demek "YA BÂKİ ENTE'L- BÂKİ"; Yani dünyadaki geçici sevgileri bırakıp, sonsuz güç sahibi, baki (kalıcı) olan Allah' a sevgi duymak.
Bir sürü örnekleri vardır: Ailemizi severiz, ama ne olur, bir gün gelir vadesi dolar ve ölür. Oyuncağımızı severiz ama ne olur, o eskimese de, biz ölürken onu yanımızda götüremeyiz. Yani Allah' tan başka bâki var mı? Biraz düşünün...
Sanırım düşündünüz. Şimdi devam edelim.
Bu dünya da sevdiğimiz şeyleri Allah için sever, Allah yarattı diyerek seversek eğer, bizden ayrılınca üzülmeyiz. Bir eşyamız olsun yada çok sevdiğimiz annemiz babamız, eşimiz dostumuz olsun...
Bir gün öleceklerini hesaba katmalıyız. Bir gün Allah' ın benden sevdiğim şeyleri alacağını aklıma getirmeliyim.Ya da benim öleceğimi aklıma getirmeliyim. Yoksa çok üzülürüm. Üzülmemek için ne yapabilirim?
Tabii ki Allahın emir ve yasaklarını yerine getirmeliyim. Eğer bu dünya da sevdiğim şeyleri Allah için sever ve yaptığım ibadetleri Allah için yaparsam. Bana sonsuz cennet verilecek. Ve bu dünyada ayrıldığım için üzüldüğüm, sevdiğim her şey bana orada verilecek. Düşünsenize; sevdiklerinizle hiç ayrılmamak üzere berabersiniz. O yüzden bu dünyada boş yere yalan şeyler için acı çekmeyelim arkadaşlar.

Gençken aşık olunur, sonra ayrılırsın. Acı çekersin, ağlarsın vs... Bir başkasını bulursun, onunla da aşk yaşarsın, ya ayrılırsın ya da ölüm ayırır değil mi?
Eee ne oldu? o da gitti. Haram sevda yaşadığın için cehennemde türlü acı çekmeye değer mi? Yani anlatmak istediğim. O' ndan geldik. O' na döneceğiz. O yüzden Allah sevgisinin önüne başka sevgi koymayalım. Eğer koyarsak çok acı çeker ve çok üzülürüz.
Mantıklı düşünün; kalıcı, mutluluk verici, dualarını duyan, seni böyle mükemmel bir şekilde Yaradan, ne kadar yaşarsan yaşa sonunda ona döneceğin bir Rabbin varken, neden geçici ve seni hem bu dünyada hem de sonsuz dünya da üzecek ve harap edecek bir sevgiyi tercih edesin?
Senin gibi gücü sınırlı olan bir kul için göz yaşı dökmektense, sonsuz güç sahibi olan Allah için dök o gözyaşlarını. Bilmiyor musun; o yalan dünyanın yalan insanları için döktüğün gözyaşlarından dolayı sorguya çekileceksin. Seni cehennem ateşine atacak haram sevdalara aldanma!
Şeytan' ın en çok uğraştığı kesim, gençler ve kadınlardır. Gençleri şöyle kandırıyor; sen daha gençsin, güzelsin, yaşlanınca örtünürsün daha ölmene çok var vs...
Biz bayanlara gelince;  bak arkadaşların süslenip püsleniyor senin onlardan ne eksiğin var. Bütün erkekler sana baksın, güzelliğini sergile, baksana örtünürsen sana kim bakar vs...
Senin açık saçık yerin için seni seven insan, başka açık saçık olanlarada bakar!
Bazı gençler; senin için kendimi ateşe atarım diyor. Hadi o zaman "bir mumun ateşine parmağını değdir " desem yanaşmaz bile...
Düşünün cehennem ateşi mum ateşinin kaç katı. Sıcak suya değdiriyoruz tenimiz yanıyor. Ama cehennemde kaç kat fazlası olacak. Ve her defasında yeniden yanacağız. Haramlar bu dünyada şeytan tarafından bize tatlı gösterilebilir ama gerçekler bunlar...
aşk,islami blog,dini blog,
Bize bu dünyayı tatlı gösterip ölümü unutturmak ta şeytanın görevi!
Şeytana aldanmayalım arkadaşlar...
Allaha yönelelim ve hem bu dünya da hem de sonsuz ahiret hayatında mutlu olmak varken, gelin hep beraber tövbe edelim...
Allah bu yazıyı okuyan herkesten razı olsun :) Cennet kapıları ona açılsın inşallah, El Fatiha...

25 Eylül 2013 Çarşamba

NAMAZ KILMAYANLAR MUTLAKA OKUYUN/İZLEYİN

Ben namazın önemini daha yeni idrak eden biri olarak. Namaz kılmadığım günlerim için çok pişmanım. Ama o günleri geri getiremiyorum. Sadece elimizden gelen bol bol tövbe etmek. Biliyoruz ki Allah çok affedendir...
"Namaz dinin direğidir." 

 “Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.” (Mecmâü’l-Evsat, 3:154, (2313.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir)

“Kıyamet günü kul, ilk önce namazdan hesaba çeki­lecektir. Namaz düzgün ise diğer ameller de düzgün olacaktır. Eğer namaz bo­zuk ise diğer ameller de bozuk olacaktır.” Taberâni, Terğib

Ahirette ilk sorgumuzun namaz olacağını unutmayalım ve bu video yu ciddi manâ da izleyelim LÜTFEN...
Sadece 7 dakikanızı ayırın derim... 
Allah razı olsun hayırlı geceler...



Namaz ile ilgili diğer yazım için TIKLAYIN

TESETTÜRDEN ÖNCE BEN~~2

 Tesettürden önceki duygularımı yazıp, kendime kızmama ve Rabbime defalarca tövbe etmeme sebep olacak bir yazı daha sizlerle; buyurun...
tesettür,tesettür blogu,tesettüre nasıl girdim,tesettüre yeni girenler,tesettür moda blogu, tesettürle ilgili hadisler,


Hep deriz ya "şimdi ki aklım olsa...."
Evet bende diyorum şimdiki aklım olsa; cemaat dersanesine gittiğim günlerde,  uyumaz ve hocalarımdan yararlanmak için peşlerinden ayrılmazdım. Bazı akşamlar hocalarımız bizi yurda alırlar ve sorularımızı çözerlerdi. Akşam çay saatinde de sohbet yapmak isterlerdi. Ben ise o zamanlar ne yapardım? Hocayı dinlemezdim üstüne üstlük dalga bile geçerdim. sabah namazına kaldırmaya gelirdi hoca ve ben duyardım ama duymamazlıktan gelirdim. "KALKMA " derdi şeytan. Bende zaten şeytan la iyiyim kalkmazdım. O ne derse benim için önemli olan oydu. Kalbimden tamamen ölüm duygusunu silmiştim bir zamanlar. Hiç ölmeyecek mişim gibi yaşıyordum. Zaten şeytanın görevi bize ölümü unutturmak. Ölümü unutan kişi, cehenneme gideceğini de unutuyor. Allah' ın emir ve yasaklarını da aklına getirmiyor. Gelelim konumuza. Dediğim gibi hocalarım genç ve güzellerdi.
Bunlar ne yapıyor yaa... Fazladan para mı veriyorlar bu hocalara? Neden bu hocalar uyumuyor? hem gençler, hem güzeller, neden bir sevgilileri yok?
Neden telefonla konuşmuyorlar, kesin bunlara fazladan para veriyorlar yaa. Yoksa neden yapsınlar bu kadar fedakarlığı  vs...
HIH... meğer salakmışım... Hizmet aşkı varmış gönüllerinde ... ben bilemedim :(
Bu dünya da ne kadar cefa çekersek, diğer hayatta yani sonsuz hayatta o kadar mutlu oluyor muşuz, bilemedim...
Meğer güzelliğimizi gençliğimizde Rabbimiz için saklar ve onu sadece eşimize gösterirsek; cennette bize aklımızın ve hayalimizin ermeyeceği nimetler verilecekmiş. Ben yeni yeni anlıyorum.
Hem hocalarımın sözünü dinlememekle günah işliyor, hem de onlar hakkında gıybet ederek ve yalan yanlış düşüncelere kapılı onları eleştirerek te ayrı yetten günah kazanıyordum.
Ama Rabbim beni yine de bırakmıyordu. Allah izin vermeseydi,ben o cemaat dersanesine kayıt olamazdım. O hocalarla tanışamazdım. Allah her şeyi bilen ve her şeye gücü yetendir.
İstediğini huzuruna kabul eder... Bende istediklerinden mişim ama kıymetini bilememişim...
Gelelim en çok kendimden iğrendiğim ve utandığım kısma.....

Hocalarımız dersane içinde derslerde saçlarını açarlardı. Dersane de erkek hocalarda vardı. Ders bitiminde zil çalınca bir erkek hoca koridordan geçse, bayan hocamız kapı arkasına saklanır yada koşa koşa kaçardı. Erkek hocalarımız da aynı şekilde bayan hocalarımızın saçı açıksa ona bakmamak için kaçardı. Kafasını çevirirdi.
Ama bunu gören ben. Şeytanın bana içimden seslendiği sesleri dışıma vurarak hepsini tek tek sesli olarak söylerdim :(
Ya bu hocalar salakmı, neden kaçıyolar öcü görmüş gibi? Altı üstü saçı açık işte....
“Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.”(Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)

“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır.” (Ahmet b.Hambel - müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)

"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker." (Tirmizî, Radâ, 18).

Meğer bu hadis-i Şerifler den haberim yokmuş. Biz örtünmekle yükümlüymüşüz. Allah' ın bu emrine uymadığım için çok pişmanım çoookkk :(
Neden mi?
Biz bütün bu kainatı yaradan, bize böyle muhteşem mucizevi bedeni veren, içmemiz ve yememiz için milyonlarca çeşit yiyecek veren Rabbimiz...
Diyor mu ki; "ben bugün sıkıldım yoruldum, geceyi yaşatmayacağım, yarın da güneşi doğurmayacağım... Dünya da bir gün dönmesin ne olacak?"
Diyor mu?
Ama biz ne yapıyoruz?
Rabbimize günde bir saatimizi ayırmaktan bile aciziz. İşim var gücüm var. Allah istese o işi senin elinden alamaz mı?
"Sınavım var benim için çok önemli, namaz beklesin." Sen böyle dersen O yüce Allah o sınavını sana kazanmanı nasip etmeyebilir, değil mi?
Yaa! beş vakit namaz günde en fazla bir saatini alıyor müslüman kardeşim :(
Ben namaza başlamadan önce hep işlerim ters giderdi. Sürekli acı çekerdim. Kısa mutluluklar yaşayıp, sonunda yine hüsrana uğrardım :( Sonra yine günahlar silsilesi...

Ne zaman ki namaza başladım... Gerçek mutluluğu buldum ve hayatta hiç bir şey beni üzmemeye başladı. Çünkü bu dünya Yalan Dünya. Gerçek hayatımız öldükten sonra... Ve ölümün de ne zaman geleceğini bilemeyiz. O yüzden hemen tövbe edelim... Günah işledikten sonra hemen tövbe edersen Rabbin affeder...
Çünkü Allah affetmeyi çok sevendir...

 "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İstiğfar eden kimse günde yetmiş kere de tevbesinden dönse günahta sorumlu sayılmaz."

Eğer konuya dönecek olursak, şu an kendimden utanıyorum. Hocalarım hakkında yalan yanlış yorumlar yaptığım için çok üzgünüm. Ve biliyorum ki Rabbim beni affetti. Mutluluk meğer çok yakınımdayken, ben yalan dünya da aramışım...
Son olarak; Tesettüre girdiğim gün kendi yazdığım bir sözle yazımı sonlandırıyorum... 

"Fani dünyaya aldanmışım, 
Boşa yaşamışım...
Baki mutluluğu, Fani de aramışım".....

Tesettürden önceki duygularım ve yaşantımla ilgili ilk yazımı okumak isterseniz TIKLAYIN

24 Eylül 2013 Salı

SEN ALLAH DE

Namaza başlamadan önce umutsuzluğa kapıldığımda: Dertli şarkılar dinler, derdime dert eklerdim. Şeytan da beni dertlendirdikçe dertlendirir daha da çok umutsuzluğa sürüklerdi. Hatta bu duygu hayattan bıkmaya kadar giderdi. Böylelikle türlü günahlar işlemeyi de mutluluk aracı olarak gösterirdi. İnsanları hayattan bıktıran, usandıran ve imanını zayıflatıp, intihara kadar sürükleyen şey ne zannediyorsunuz? Tabii ki ŞEYTAN!
Ben de o günlerime seslenerek bir şiir yazdım...

ALLAH DE

Umutsuzluğa kapılsanda,
Şeytana aldanma,
Çünkü içimize vesvese veren şeytan;
Umutsuzluğun bekçisi her an...

Sen Allah de;
Arş-ı âla inlesin,
Sen Allah de;
Ruhun huzuru dinlesin...
Sen Allah de;
Bütün melekler sana salât etsin...
Sen Allah de;
Rabbin seni sevsin...
Sen Allah de;
Mutluluk rüzgârları içinde essin...
Sen Allah de;
Kalbindeki yalnızlık korkusu dinsin...


Sadece bir an' lık içimden geçen duygularımdan ibarettir. Güzel şiir yazarım iddiası içinde değilim :)
Zira şiirle de pek aram yoktur :)

23 Eylül 2013 Pazartesi

YENİ BLOG AÇANLAR & AÇMAK İSTEYENLER DİKKAT!

Bende yeni bir blogcu olarak çok zorlandığım anlar oluyor. En çok ta bloğa eklenti konusunda güçlük çekiyorum. Hala düzene koymuşta değilim. Zamanla daha güzel olacak inşallah :)  Bazen dört saat harcayıp, yine de bir şey ekleyemeyip bilgisayar başından kalktığım olmuştur. Ama ilk zamanlara göre daha tecrübeliyim .
Blogunuza şekil vermek ve düzene koymak isyorsanız...
Benim ilk günler çok işime yarayan bir eklenti sitesi önereceğim...
Eğer blog ta çok yeniyseniz ve eliniz ayağınıza dolanıyorsa TIKLAYIN...
Blogunuza "resimli Benzer Yazılar" eklentisi için TIKLAYIN      (Videolu anlatımı da var.)
Umarım işinize yarar. SEVGİLER...

HERKES BİR GRİP :)

Evet evet yazımın başlığını yanlış okumadınız. Bu aralar kiminle konuşsam; "ailecek gribiz" diyor. Tabi bende bu kervana katıldım :) Facebook tan ve instagram dan takip edenler bilir :)
Eşimde de bu vesileyle sık sık hapşırmalar belirmeye başladı. Yakında o da kervana katılacak gibi :)
Peki griple savaşmak için neler yapmalıyız?
Öncelikle tam da Sonbahar mevsimine girdiğimiz şu sıralarda. Bol bol sıvı tüketmeli. Sıvıların başında tabiki su geliyor. Mutlaka her gün çorbamızı içmeliyiz. Çorba hem içimizi hem de dışımızı ısıtır. Çorba sıcaklık simgesidir.Elimizle dokunuruz, elimizi ısıtır. İçeriz yavaş yavaş bütün içimizi sıcaklık sarar. 
Sıcaklık ta hastalıktan korunmak için en güçlü yoldur :)
GRİPTEN KORUNMA YOLLARI,SAĞLIK BLOĞU,BİTKİSEL YAŞAM,DOĞAL YAŞAM,GRİP ÇORBASI,HASTALIK ÇORBASI,AKTARLAR SİTESİ,

Bol bol evde sıkılmış taze meyve suları içilmeli. Hazır meyve suları sağllığa çok zararlıdır.
Sebze ve meyvelerin bol bol çıkmaya başladığı şu Sonbahar mevsiminde tüketmeye çalışalım. SONBAHAR SEBZE VE MEYVELERİ,SAĞLIKLI/DOĞAL YAŞAM,TESETTÜR BLOG,BAŞI BAĞLI KIZ,ORGANİK ÜRÜNLER,GRİP OLUNCA NELER YENMELİ,GRİP TEDAVİSİ,SONBHAR DA NELER YENMELİ,SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN NELER YEMELİ,
Limonu bol bol tüketmeliyiz. Limon kabuğunu, limonun dışını iyice yıkadıktan sonra ısırarak tüketmeliyiz.
Sonbaharda zaten mandalina çıkmış oluyor. Mandalina tam bir kalkandır. Günde en az bir tane hazır mevsimindeyken yiyin.
Aktarlarla aranızı iyi tutun. Siyah çay yerine, ıhlamur içmeyi sıklaştırın. Ihlamur sadece grip tedavisi için değil, bir sürü hastalığın tedavisinde içilmesi gereklidir. Ihlamur kaynarken kokusu eve yayıldığında kokusunu içimize çekmemiz bile bizim için çok yararlıdır.
Özellikle çocuklarınız için siyah çay yerine ıhlamur ve kuşburnu kaynatıp içirin.
SONBAHAR,KUŞBURNU ÇAYI,BİTKİSEL ÇAYLAR VE FAYDALARI,TESETTÜR BLOG,DOĞAL YAŞAM,SAĞLIKLI YAŞAM BLOGU,ADAÇAYI,PAPATYA ÇAYI,YEŞİL ÇAY,GRİP HASTALIĞI,
Tüm aktarlarda öğütülmemiş tarçın vardır. Onu kaynar suyun içine koyun ve on dakika bekletip günde en az bir defa içebilirsiniz.
Bol bol yeşillik tüketmeye dikkat edin. Sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam demektir.
 
Biz yediklerimizle yaşarız. Öğün yemeklerinizi düzenli olarak yemeye çalışın. Özellikle de mevsiminde çıkan ürünlerden yemeye özen gösterin. Yani kışın kalkıp karpuz yemeyin :)
Şimdi size sonbahar sebzelerini yazacağım. Böylelikle ona göre alışveriş yaparsınız.
 Aylara göre sebzeler tablosu :
sonbahar,sonbaharda çıkan sebzeler,mevsimine göre sebzeler,
  • Ihlamur toz haline getirilip günde 3–5 defa 1–4 gr içilir.
  • Bir bardak kaynar suya bir çay kaşığı tarçın konulur 10 dakika bekletilip günde 2–3 bardak içilir.
  • Çörekotu suyla ıslatılıp, sonra kurutulur. Toz haline getirilip, buruna çekilir
  • Lahana yaprakları 5 dakika kaynatılır. Elde edilen sudan günde 2–3 bardak içilir.  
  • 1 bardak suya, 4 gram ayrık kökü konulur. 10 dakika kaynatılıp, günde 2–3 bardak içilir.
  • 1 bardak suya, 10 gram maydanoz konulur. 5 dakika kaynatılıp, 10 dakika bekletilir. Suyuna bal ve limon ilave edilerek günde 3–4 bardak içilir.
  • 500 gram kaynar suya, 10 gram parçalanmış kuru incir, 10 gram kuru üzüm konulur. 30 dakika bekletilip, nezle başlangıcında 1 günde tüketilir. 

Tam da mevsimi gelmişken, bol bol mandalina yiyip C vitamini almayı unutmayın....
HERKESE GEÇMİŞ OLSUN :)
SONBHAR SONBAHAR MEYVELERİ,SONBAHAR SEBZELERİ,SAĞLIKLI YAŞAM,DOĞAL YAŞAM,GRİPTEN KORUNMA YOLLARI,GRİPTEN KORUNMAK İÇİN EVDE YAPILABİLECEKLER,MANDALİNA,


21 Eylül 2013 Cumartesi

ENGLİSH HOME BURADA

Bazı arkadaşlar, "bulunduğum yerde ENGLİSH HOME mağazası yok. Lütfen alışverişe gittiğinde mağaza görüntülerini blog ta yayınlar mısın?" dediler. 
Ben sizi hiç kırar mıyım :)
ENGLİSH HOME ayağınıza geldiiii :)
BUYRUN TADINI ÇIKARIN ... İYİ GEZMELER :)
ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME EVİNİZDE,ENGLİSH HOME TARZI,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME PERDE,
Burada başım dönmüş bir şekilde. Bir oraya bir buraya bakarken. "Koltuğa oturup mu seyretsem birazda" dediğim an :)

ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME ÇİÇEKLİ PERDE,ENGLİSH HOME PERDE, ENGLİSH HOME ONLİNE ALIŞVERİŞ,
Bu güzel pembe çiçekli perde daha girer girmez gözüme ilişti. Bir süre onunla bakıştıktan sonra... başka cicilerle kucaklaşma zamanı ...

ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME DUVARA ASILAN AKSESUAR,ENGLİSH HOME FERFORJE,ENGLİSH HOME ONLİNE MAĞAZA,ENGLİSH HOME İNDİRİM,
Duvar aksesuarları da güzel. English Home kokulu bereket kuşları.Fiyat incelemesi için TIKLAYIN.

ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME KATALOGU,ENGLİSH HOME TEPSİ,ENGLİSH HOME FERFORJELER,ENGLİSH HOME KAFES,ENGLİSH HOME TABLO,ENGLİSH HOME KUTULAR,AKSESUAR,
Mağazanın bu bölümünde rahat bir saatim geçmiştir. Hangi birini anlatayım size. Hepsi birbirinden güzel. Burada salonumuzun duvarı için tablo almayı düşündük ama, küçük boyutta olduğu için almadık. Bizim salon çok geniş olduğu için. Büyük bir tablo düşünüyoruz. İnşallah ilerleyen günlerde gelir. İnternette de hemen tükeniyor . Çok şeker çerçeveler var. Ve benim gibi ferforje hastalığınız varsa. Burası tam bize göre kızlar :) Seramik vazolar çok tatlı. Siteden bilgi edinmek ve buradaki ürünler hakkında detaylı bilgi için
TIK TIK...


ENGLİSH HOME ÇERÇEVE,ENGLİSH HOME SERAMİK VAZO,ENGLİSH HOME DEKORATİF ÜRÜNLER,

ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME FERFORJE HAVLULUK, ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER, ENGLİSH HOME DEKORATİF ÜRÜNLER,
Bu havluluğu alsam mı? Çok güzel ve tam benim tarzım. Biraz düşünmek istedim. Belki daha güzelleri gelir :)

ENGLİSH HOME AKSESUAR,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME PERDE,ENGLİSH HOME SEPETLER,FERFORJELER,DEKORASYON,
Çocuğum olunca ilk işim Allah izin verirse English Home yolunu tutmak :). Bu güzel sepetlerle ilgili detaylı bilgi için TIKLAYIN.

ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME MAKYAJ AYNASI,ENGLİSH HOME FİNCAN TAKIMI,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,TESETTÜR BLOG,ENGLİSH HOME KAHVALTI TAKIMI,
Bu güzel bölümde ise; kahvaltı takımı,sütlük,pasta takımı,fincan takımı, ferforje ayna,seramik vazo, seramik mumluklar, örtüler vs..Aslında ayna almayı düşündük ama, kararsız kaldık. İhtiyacım da var. İlerleyen günlerde alırsam inşallah paylaşırım :)
ENGLİSH HOME, ENGLİSH HOME LAVENDER NEVRESİM,ENGLİSH HOME LİLA NEVRESİM,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME KATALOG,ENGLİSH HOME DEKORASYON,
Nevresimlerde çok güzel indirimler vardı. Nevresim takımım çok olmasa alırdım. Eğer ihtiyacınız varsa bir bakın derim.
ENGLİSH HOME FERFORJE,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME KUTULLAR,ENGLİSH HOME MUMLUKLAR,ENGLİSH HOMEFERFORJE TEPSİLER,ENGLİSH HOME KOKULU MUMLAR,TESETTÜR BLOG,
English home mağazasında insan gezerken bile çok mutlu oluyor. Alışveriş yapmak bir yana, insanın içi açılıyor :)English home ye gidemeyip, lütfen paylaşır mısın diyen arkadaşlar için bu post umarım faydalı olmuştur :) Detaylar için TIKLAYIN

TESETTÜR BLOG,ENGLİSH HOME TEPSİ,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,ENGLİSH HOME KOLEKSİYON,AKSESUAR,FERFORJE,
Bu ferforje tepsi; hem pasta koyabilirsiniz, hem de içecek servisi yapabilirsiniz. Çok amaçlı ve çok güzel :)
ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME FERFORJE TEPSİ,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,ENGLİSH HOME KATALOG,ALIŞVERİŞ,TESETTÜR BLOG,BAŞI BAĞLI KIZ,
:)) Seni bizim eve götüreyim mi? derken :)
Bu kutulara bayıldınız değil miiii :) Bende bende bendeeee :) Almak istiyorsanız TIK TIK...
ENGLİSH HOME,TESETTÜR BLOG,FERFORJE TEPSİ,ENGLİSH HOME TEPSİ,ENGLİSH HOME MUMLUK,ENGLİSH HOME KUTULAR,ENGLİSH HOME LAVANDER,ENGLİSH HOME AKSESUAR,MODA ALIŞVERİŞ BLOG,

ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,ENGLİSH HOME BANYO SETİ,ENGLİSH HOME BANYO TUZLARI,YOGA,TESETTÜR BLOG,MODA BLOG,BAŞI BAĞLI KIZ,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,ENGLİSH HOME AKSESUAR,
Bunlarda banyo tuzları. Küvetin içine döküyorsunuz ve negatif enerjinizi atıyorsunuz...
english home,english home karen mutfak takımı,mutfak,mutfak önlükleri,mutfak eldivenleri,tesettür blog,moda blog,alışveriş önerileri,
Bu bölümde ise English home mutfak takımlarına bakıyoruz. Detaylar için TIKLAYIN...
ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME CÜZDAN,ENGLİSH HOME FERFORJE, TESETTÜR BLOG,MUTFAK,BANYO,YATAK ODASI,
Bu cüzdan da vintage tarzı. Çok güzel bence. Vintage hastalarına gelsin :)
ENGLİSH HOME,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,ENGLİSH HOME HAVLULAR,TESETTÜR BLOG,

ENGLİSH HOME PASPAS,ENGLİSH HOME İNDİRİM ÜRÜNLERİ,İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,AKSESUAR,TESETTÜR BLOG,vintage,
Bunlarda vintage tarzı paspaslar :)
english home,english home soft koku,english home kokular,english home turuncu koku,tesettür blog,moda,alışveriş,çeyiz,mobilya,parfüm,başı bağlı kız,english home indirim ürünleri
Bu kokular bir harikaaaa :) ama en güzeli benim aldığım koku :) Görmek için TIK TIK
ENGLİS HOME AYNALAR,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,ENGLİSH HOME FERFORJE CUP CAKE STAND,CUPCAKELİK,FERFORJE,AKSESUAR,TESETTÜR BLOG,YENİ BLOGLAR,
Yatak odası için güzel bir dekor bence :)
ENGLİSH HOME HAVLU,ENGLİSH HOME İNDİRİMLİ ÜRÜNLER,
Havlu diyarına hoş geldiniz:) Belki fiyatları öğrenmek istersiniz. Fiyatlar ve alışveriş için TIK TIK
english home havluluk,english home,ferforje,ferforje havluluk,tesettür blog,yeni blogcular,moda blog,
Bu şeker ferforje havlulukta güzelmiş demiii :) Yerim seni şeker şeeeyyy....
english home,english home çekmece kokuları,lavanta kokusu,gül kokusu,english home kokular,english home indirimli ürünler,tesettür blog,moda blog,başı bağlı kız,vintage,
Bunlarda çekmecenizde, dolabınızda, odanızda koku yada rutubet varsa, kötü kokuları emip güzel koku saçıyor.  Ben güzel koku ve ferah kokan ev hastasıyımdır. Evde kötü koku olmasına tahammülüm yoktur. Eğer imkanınız varsa bir bakın derim.
       BENDEN BU POST' U İSTEYEN ARKADAŞLAR MEMNUN KALIR UMARIM. ELİMDEN GELDİĞİ KADAR SİZİN ENGLİSH HOME DE GEZİYORMUŞ GİBİ HİSSETMENİZİ SAĞLAMAYA ÇALIŞTIM :)
Beraber gezmiş kadar olduk :) Çok uzun bir Post oldu ve ben çok yoruldum...
Bana müsaade... Hayırlı Pazarlar dilerim :)
Mutlu kalın ve beni takipte kalınnnnn ♥ ♥ ♥

Benim alışveriş te aldıklarımı görmek için TIK TIK

FACEBOOK HESABIM İÇİN TIKLAYIN

İNSTAGRAM HESABIM İÇİN TIKLAYIN